Herkesin yaşadığı olaylar kendi zemininde anlam bulur… Herkesin anlamı kendinedir …

Herbirimiz farklı ailelerde, farklı bir kültürün içinde büyürüz. Benzer olsa bile her ailenin kendi özgün yapısı farklıdır. Dolayısıyla hepimiz farklı zeminlerden gelmişizdir. Bu nedenledir ki benzer olaylar yaşasak bile olaylara yüklediğimiz anlamlar çok farklı olabilir. Bu yüzden bir olay birisini kaygılandırırken , birisini hiç etkilemez. Örneğin; bir karı- koca düşünelim. Kocanın eve geç gelmesi bayanı kaygılandırabilir. Koca için ise bu çok anlamsız olabilir. Koca bu yüzden anlayış göstermeyip saçmalıyorsun diyebilir. Bayan burada anlaşılmamış hissedebilir. Çünkü bayanın zemininde eve geç gelme ile ilgili olarak olumsuz bir verisi olabilir. Belki eskiden babası eve geç geldiği bir gün kaza yapmış olabilir ve korkuları aktive olabilir…

Bu kocanın sorması gereken soru şudur; eve geç geldiğimde ne hissediyorsun? Ne olmasından korkuyorsun? Bu korkunu azaltmak için ne yapabilirim? Ne yapsam sana iyi gelir?

Bu nedenle ikili ilişkilerde soru sormak çok önemlidir . Herkesin geçmişi ve olaylara yükledikleri anlamlardan farklıdır. Kişilerin olaylara yüklediği anlam geçmiş yaşantısından geliyorsa eğer bu anlamların doğrusu ve yanlışı yoktur. Her yaşantı kendi zemininde anlamlıdır. Eğer sormadan kendi anlamımız ile değerlendirirsek ilişkide kopukluklar olur. Karşı taraf kendini anlaşılmamış hisseder. Anlaşılmamış hisseden kişi iletişimi azaltır. Size karşı duygusal yatırımı azalır. Derken bir bakmışsınız ilişki kopmuş. Kendini doğrulayan kehanet gerçekleşmiş…

Tavsiye;

Hadi bugün ertafımızdaki kişilerin olaylara yüklediği anlamları bulma niyetiyle iletişime geçelim. Adeta anlam bulma avcılığı yapalım… “Saçmalama, olur mu öyle şey” gibi iletişim engellerini bırakalım. Bunun yerine “bu senin için bu ne anlama geliyor?” diye soralım.