Çoğumuz acıyla baş etmek için kaçmayı seçeriz. Acımızdan kaçarak ne yapmış oluruz?

İki türlü acı vardır; kirli acı ve temiz acı.

Temiz acı; hayatın bize getirdiği herşeydir.

Kirli acı ise; temiz acıdan kaçmak için yaptığım herşeyin getirdiği acıdır.

İşte acımızdan kaçarak onu kirletmiş oluruz. Halbuki acı hayatta kaçınılmazdır. Hayatın bir çok alanında değişik şekillerde vardır. Acının bu saf halini yaşamak yerine ondan kaçarak acımızı kısa vadede dindirdiğimizi sansak da uzun vadede acımıza acımızı arttıracak virüsler bulaştırıyoruz.

Unutma sen kaçtıkça ortaya daha fazla kirli acı çıkar.

O halde ne yapmalıyım?

İlk önce acımı kabul etmeliyim. Hayat bana bu acıyı getirdiğinde nasıl tutarsam acım azalır? Bebek ağlayınca ne yaparım? Atar mıyım bir kenara? Yoksa şefkali mi davranırım? Acımı bir kenara mı atıyorum? Şefkatli mi davranıyorum?

Acıyı kabul ederken düşüncelerimin içinde boğulmak yerine o andaki yaşantıya odaklanmalıyım. Acıdan kaçmak yerine merakla acıma odaklanmak… Yani yaptığım şey bana acı verse de sonuçta bana ne katıcak, hayatıma nasıl bir olgunluk getirecek buna odaklanmalıyım.

Acımı kabul ettim peki bu acı veren düşüncelerle bütünleşmek işime mi yarayacak? Hayır elbette acıyı kabul etmek acı veren düşüncelere tutunmak değildir. Şu soruları sor kendine; bu düşüncem kaç yaşında? Bu düşüncem nerden geliyor? İşime yarıyor mu? Bu düşünceye sahip olmayı kabul edip aynı zamanda hayatım için olumlu ne yapabilirim?

Acıya tutunmak yerine hayatımdaki değerleri belirleyip değerlerim doğrultusunda hayatımı yaşayıp yaşam kalitemi arttırmalıyım. Yani şunu demek istiyorum. Örneğin; hayatımdaki değerlerimden birisi “eşimle sağlıklı, anlayış temelinde bir ilişki kuracağım” olsun. Eşim bir gün eve sinirli geldiğinde bana kırıcı bir söz söylesin. Burada iki şekilde olaya tepki verebilirim: İlki eşimle kavga edip küsebilirsiniz ve bu acıya tutunup kendimi çok öfkeli, yorgun, değersiz hissedebilirim ki bu temiz acımı kirletir… Ya da bütün bunları yapmak yerine değerimi hatırlayıp değerim doğrultusunda nasıl davranabilirim diye düşünüp harekete geçebilirim. Değerim sağlıklı bir ilişki kurmak ise şimdi eşime kırıldım ancak onunla kavga etmek yerine sakinleşince bunu konuşabilirim şeklinde bir karar alabilirim… Böylece acımı kirletmeden değerim doğrultusunda adım atıp hayatımın kalitesini arttırabilirim. Eğer değerime odaklanmazsan şöyle bir tehlike içine de düşebilirim; olaya istinaden yaşadığım olumsuz duyguma bağlı geçmişteki olumsuz duygularımı da bugüne çekebilirim. Bu da acımı daha da derinleştirir. Olay da kalmamın önüne geçer…

Acı veren düşüncelerin akıp gitmesine izin ver. Acılar kalıcı değildir kalıcı olan benimdir. Bir nehirdeki yaprakları düşünürsek yaprakların herbiri acımı oluşturan düşüncelerimi temsil ederse işte yaprakların nehirde akıp gitmesi gibi acılarda hayatıma gelirler ve giderler. Onları kalıcı yapan benimdir. Onlara tutunursam gitmesine izin vermezsem benimle birlikte kalır akıp gitmez…